26 Ocak 2010 Salı

PRADA


1900'lü yılların başlarında Milano'da doğup tüm Avrupa'ya yayılan Prada markasının, yaklaşık 100 yıllık tarihçesi, bir kadının eliyle yeniden canlandı. Markanın temellerini atan Mario Prada, 1913'te deri çanta satarak giriştiği moda işinde, bu kadar başarılı olmayı hayal bile edemezdi. En azından kendi katı kuralları çerçevesinde! Çünkü Mario Prada'nın, 'kadınların iş hayatında yeri olmadığına' dair sert bir inancı vardı. Ancak işin esas ironik yanı, bugün Prada'yı Prada yapan ismin bir kadın olması. Üstelik anlatılana göre siyaset eğitimiyle desteklediği sol görüşü ve feminizm sempatisi besleyen güçlü bir kadın tarafından...Başlangıçta sadelik, lüks, kalite ve şıklık temalarıyla deri çanta üreterek hayata geçen Prada markasını, 2000'li yıllarda moda endüstrisi karşısında yıkılması zor bir dev haline getiren bu kadın Mario Prada'nın torunu Miuccia Prada. Torun Prada, markanın imajını yenilerken eşi Patrizio Berteli de işin finans bölümüne yoğunlaşıp markayı el ele yeniden diriltiyorlar.Miuccia Prada, siyasal bilgiler doktorasının ardından ilgilendiği mim sanatını bırakıp, aile şirketinin başına geçmek yerine kendi yoluna baksaydı, markanın yeniden doğuşu, bugün özel bir kitapla şereflendirilir miydi, bunu da kestirmek zor...



MODA, PRADA İÇİN DERİN MEVZU'


Modadan nefret ediyorum ama aynı zamanda modayı seviyorum! Kim ya da ne olursak olalım hepimiz her sabah uyanınca ilk iş olarak giyiniyoruz. Moda, her gün kendimizi nasıl hissedip bunu dışarıya nasıl yansıttığımızla ilgilidir. Bu benim için derin bir mevzu!'Prada markasının sade ama klas görünümünü destekleyen felsefesi aslında Miuccia Prada'nın bu cümlelerinde gizli. Ne var ki onun bu 'derin' hisleri, doğumundan yaklaşık 70 yıl sonra parlayan bir marka olan Prada'nın popüler kültürün içine yerleşmesine engel olacak değildi elbette. Dün gibi hatırlıyoruz ki, Lauren Weisberger'in 2003 yılında yayınlanan 'Şeytan Prada Giyer' isimli kitabı, bizde de 'Şeytan Marka Giyer' ismiyle sinemaya adapte edilince, Prada markası 2000'lerin popüler kültür terminolojisine yerleşti. Marka, muhtemelen kitaba konu olan Vogue yayın yönetmeni Anna Wintour'a hala müteşekkirdir. Ne de olsa reklamın iyisi kötüsü olmaz! Prada, popüler kültüre entegre olmanın yanı sıra en değerli lüks markalar listesinde Chanel ve Gucci gibi isimlerle birlikte ilk onda yer almaya da devam ediyor. Zaten Miuccia Prada'nın doğuştan var olan moda duygusunu, hızlı ve agresif bir şekilde hayata geçirerek markayı kurtarması hem moda hem de


Creativity, Modernity, Innovation' yani 'Prada: Yaratıcılık, Modernizm ve İnnovasyon' ismiyle anılan ancak piyasaya sadece 'Prada' ismiyle çıkan kitabın, markanın kurtarıcısı Miuccia'ya ithaf edilmiş olması şaşırılacak bir durum değil. 700 sayfayı aşan bu kitap, moda çekimleri, sanat ve mimari projeleriyle markanın son 30 yıl içinde kaydettiği yolun üzerinden geçiyor. Bu yol, markanın düşüşe geçtiği 70'li yıllarda, yağmur geçirmeyen ve spor giysiler için üretilen bir kumaştan hazırlanan çantalarla yeniden dikkat çekmesiyle başlıyor. Kitabın en dikkat çeken başlıklarından biri, Prada'nın yıllar içinde gerçekleştirdiği ve çok konuşulan reklam kampanyaları. Markanın beğenilen sezon çekimleri, sırasıyla Prada'nın yüzleri olarak lanse edilen Sasha Pivovarova ve Linda Evangelista'nın yanı sıra Mary Janes, Kirsten McMenamy, Naomi Campbell'in yer aldığı bu moda çekimlerinin her birinde Prada'ya özgü renk ahengi ve zarif dokunuşu fark ediliyor. Kitabın sayfalarında moda çekimlerine ek olarak Prada'nın Michael Rock, Sung Joong Kim ve James Jean gibi ünlü grafik sanatçılarıyla yaptığı çalışmalar da yer alıyor.
Prada'nın kardeşi Miu MiuSiyasal bilgiler okuduktan sonra İtalya'da bir tiyatroda mim sanatçısı olarak çalışan Miuccia Prada, Prada'dan bağımsız olarak yarattığı Miu Miu (bu isim aslında onun lakabı) markasını, onun yeni hayat tarzına isyan biçimi olarak algılayanlar da var. Zira onunki aslında yüksek bir entelektüel birikimi, moda gibi çabuk tüketilen ve genel-geçer bir endüstriye aktarmak. 1989 yılında kurulan Miu Miu'nun ardından Prada'nın Londra, New York ve Paris'te açılan butikleri markanın bilinirliğini artırdı. 90'lı yılların başında Miu Miu markası güç kazandı. Prada'nın genç ve renkli bir yansıması olarak tanınmakla birlikte basit ama göz alıcı tasarımlarıyla dikkat çekti.

HERMES


1837 yılında Thierry Hermes tarafından kurulan eyer ve binicilikle ilgili deri aksesuvar tasarımı yaparak işe başlayan firmanın müşteri portföyünde Avrupalı soylular yer alıyor. İlk zamanlar özel kemerler, dizginler ve soyluların at arabalarına binerken giydiği özel şapkalar tasarlayan marka, 1920'lerde fermuar patenti alarak, kadın çantası işine girdi. Ve tabiiki kadınların rüyalarını da o tarihten itibaren süslemeye başladı. Babadan oğula geçen firma, her yeni nesille biraz daha serpilip gelişti. Thierry Hermes‘in oğlu Charles Emile Hermes, babasından devraldığı işi Avrupa, Asya ve Amerika'da elit sosyeteye tanıttı. Charles Emile Hermes'in oğulları Adolphe ve Emile Maurice ise markayı Hermes Freres diye değiştirdi. Bu tarihten itibaren özel deri imalatlarına başlayan marka, birçok başarılı ustayı ve zanaatkârı bünyesine kattı. Eldiven, kemer ve kadın-erkek spor giyim ürünlerine yönelen markanın ürün yelpazesinde, ev tekstili, mobilya, gümüş ve porselen ev akseuvarları, bebek koleksiyonları da bulunuyor. Ürünlerini turuncu bir kutu içinde satan marka, ayakkabı ve mücevher tasarım direktörü Pierre Hardy'nin deyimiyle 'mutluluk' sembolü.


Markanın yükselişi
. 1922 - İlk deri çantaları üreten başarılı tasarım ekibi, yıllar geçtikçe farklı renkler, boyutlar ve kalıplarda yeni çantalar tasarladı.
. 1924 - Amerika'da ve Fransa'da iki özel butik açıldı.
. 1929 - Paris'te ilk haute couture koleksiyonu sergilendi.
. 1935 - Markanın en büyük başarılarından biri olarak kabul edilen Kelly çantalar tasarlandı.
. 1937 - Jeu des Omnibus et Dames Blanches adı verilen özel el yapımı eşarplar üretildi. Hermes eşarplarının en önemli özellği; çok güçlü ve sağlam bir ipekten üretilmeleri...
. 1951 - İlk parfüm koleksiyonu çıkarıldı. 57 yıldır kadın ve erkek parfümleri üretiliyor.
. 1984 - Jane Birkin'in fikirlerine sadık kalınarak tasarlandı Birkin çanta tasarlandı.
. 1998 - Martin Margiela markanın tasarım direktörlüğünü üstlendi.
. 2000 - Barcelona, Tayvan, Moskova'da butikler açıldı.
. 2000 - Jean Paul Gaultier, markanın tasarım ekibinin başına geçti ve bayan giyim koleksiyonunu hazırladı. Jean Claude Ellena, parfüm koleksiyonunu, Veronique Nichanian ise erkek giyim koleksiyonunu hazırlayan tasarımcılar.
. 2006 - Hermes ailesinin beşinci jenerasyonu olan Jean-Louis Dumas-Hermes, aile şirketinden ayrıldı. Onun yerine Patrick Thomas geldi. Hermes önceleri bir aile şirketiyken Patrick Thomas gelince bu aile gelenek bozuldu. Ama Thomas, büyük bir mirasa sahip olan Hermes markasını çok iyi yerlere getirdi.

Neden bu kadar özel?
Hermes markasının medarı iftiharı olan Kelly ve Birkin çantaları kadar markanın özel el yapımı valiz ve seyahat çantaları da çok popüler. İşinde usta olan özel bir ekibin hazırladığı çantaların dikişleri el yapımı. Bu çantaların yapımı yaklaşık 48 saat sürüyor. Özel ve geleneksel tekniklerle hazırlanan çantaların her parçası büyük maliyetlerle ve özel işçilikle hazırlanmakta. Ayrıca klasikleşmiş bu çantaların modası hiç geçmiyor. Özellikle krokodil derisinden yapılan modeller gerçekten bir tasarım harikası. Ne eskiyen ne de modası geçen Hermes çantalar, yatırım yapılması gereken parçalar arasında gösteriliyor. Tabi minimum 3500 Euro'luk bir bütçeniz varsa!
Kimler kullanıyor?
Markanın özel müşterileri arasında Dük ve Düşes Windsor, John F. Kennedy, Jackie Kennedy, Sammy Davis, Ingrid Bergman, Lauren Bacall, Humphrey Bogart, Romy Schneider, Catherine Deneuve, ve Grace Kelly var. Günümüzde ise Paris Hilton, Nicole Kidman, Julianne Moore, Elle MacPherson, Elizabeth Hurley, Madonna, Sarah Jessica Parker, Kate Moss, Eva Longoria ve Victoria Beckham gibi ünlüler var.
Lüks aksesuvarlardan, deri parçalara hazır giyimden parfümlere kadar birçok sektörde adını duyuran Hermes markası moda dünyasında lüks, prestijli ve ayrıcalıklı olarak tanımlanıyor.

LOUIS VUITTON


Louis Vuitton, 1821'de, Napolyon'un ölümünden 3 ay önce doğdu. Ailedeki tüm erkekler bahçıvanlık yapıyordu ama o, 14 yaşına geldiğinde Paris'e doğru yola çıktı. Yürüyerek ve bazı kasabalarda durup çalışarak yol aldı. Paris'e varması bir yıl sürdü. 1837'de Paris'e ulaştığında, Fransa Kralı Louis Phillipe bir suikasttan kurtulmuş ve endüstri devrimi başlamıştı. Kadınlar da modaya ilgi duyuyordu. Dönemin kıyafetleri çok geniş ve hacimliydi. Seyahatler çoğaldıkça, bu giysilerin ustalıkla sandıklara yerleştirilmesi ihtiyacı arttı. İşte Louis Vuitton'un geleceği bu meslekteydi. Mr. Marechal adlı sandık ustasının yanına çırak olarak girdi. Zaman içinde şık lady'lerin vazgeçemediği ünlü bir uzman oldu, İmparatoriçe Eugenie'nin sandıkçılığına kadar yükseldi. 1854'te kendi şirketini kurdu, "Çağın ilerisinde" bir kimlik olarak Paris'in o dönemki en şık caddelerinden, şimdiki ismiyle Rue des Capucines'de ilk mağazasını açtı. İlk iş sandıkların yuvarlak üst kısımlarını düzleştirdi, üst üste konulabilmesini sağladı. Sandıkları gri renkli özel bir kanvasla kapladı ve iç kısımlarına sadece elbiseler için değil, eldiven ve diğer aksesuvarlar için de özel bölmeler yaptı. Böylece modern sandıkları icat etmiş oldu. 1859'da atölyesini Asnieres'ye taşıdı, 1871'de de mağazasını uluslararası yolcuların konakladığı Grand Hotel'in karşısına... İşte bu dönemde "Wardrobe Trunk-Gardırop Sandık" doğdu. Oğlu George Vuitton da artık işin içindeydi. 1885'te Fransa dışındaki ilk mağaza Londra'da açıldı. Sandıkları o kadar çok ilgi gördü ki, sahteleri üretildi. Gri kanvas çok fazla kopya edilince çizgili versiyon yapıldı. O da taklit edilince George Vuitton geometrik desen kullanması gerektiğine karar verdi. Birçok denemenin ardından monogram deseni ortaya çıktı. İlk kez bir şirket bu kadar güçlü bir şekilde kendi kimliğini sembolleştiriyordu. Tescil ettirildi. Bilinenin aksine L ve V harflerinin birlikte kullanıldığı Damie deseni daha sonradan yaratıldı. Louis Vuitton bu deseni görmeden vefat etti.


RÖPORTAJ: Louis Vuitton'un beşinci kuşak torunu Patrick Vuitton / 31.05.2008 - Sibel ArnaTaksiye atlayıp, Paris'in 30 km dışına çıkıyoruz. Her şeyin başladığı yerde Asnieres'deyiz. Louis Vuitton, Paris'teki atölyesini buraya taşıdığında yıl 1859'du. Uzun yıllar Vuitton Ailesi burada hem yaşadı, hem çalıştı. Louis Vuitton'un beşinci kuşak torunu Patrick Vuitton da (56) dedeleri gibi burada doğdu, burada büyüdü. Hatta markanın satıldığı 1987'ye kadar burada yaşadı. Marka satıldıktan sonra onun için hiçbir şey değişmedi. O hálá Louis Vuitton'un marka elçisi ve özel üretim departmanının sorumlusu. Patrick Louis Vuitton'la Asnieres'de şimdi müze olan doğduğu evde röportaj yaptık.Louis Vuitton tam olarak ne kadar büyük dedeniz oluyor?- Ben beşinci kuşağım... Yani Louis Vuitton benim büyük büyük dedem. Büyük büyük dedenizin dünyaca ünlü biri olduğunu, aile işinizin birçok insanın hayatında yeri olduğunu ne zaman, nasıl fark ettiniz? - Galiba doğduğum gün bile farkındaydım! Dedemin Louis Vuitton markasının önemini keşfede keşfede büyüdüm. Atölyede geçirdiğim her gün bu önemi idrak etmem için vesile oldu. Ama asıl taşlar seyahat edince yerlerine oturdu. Markanın felsefesi seyahat temelleri üzerine kurulu olduğu için Louis Vuitton'un ne demek olduğunu esas o zaman kavradım. Çocukluğunuzu sorsam, bana nasıl bir resim çizersiniz? - Buradayız. O zamanlar burası hem atölye hem de bizim evimiz. Bahçedeyiz. Çiçekler açmış, kuşlar ötüyor. Sürekli oyun oynuyorum. Büyük babamla birlikte resim yapıyoruz. Çiçeklere bakıyoruz. Louis Vuitton'dan önce aile işiniz bahçıvanlıkmış. Bu mirasa da sahip çıkıyor musunuz? - Kesinlikle. Çiçekler bizim ailedeki herkes için mücevherlerden bile değerlidir. Şu an evimin bahçesinde mavi irisler yetiştiriyorum. Ve bu mavi irisler büyük büyük babamın bahçesinde yetiştirdiği mavi irislerin aynısı... Anneniz ve babanız nasıl insanlardı? Aile şirketindeki görevleri neydi? - Annem ev hanımıydı. Bütün evi o idare ediyordu. Babam bavul üretiminin başındaydı. İyi bavul yapmayı ondan öğrendim. 1973'te büyükanneniz Madame Gaston Louis Vuitton, aile geleneğini sürdürmenizi istemeden hemen önce geleceğinizle ilgili ne gibi hayalleriniz vardı? - Veteriner olmak istiyordum. Ve asla aile işini yapmayı düşünmüyordum. Hatta Paris'in dışında yaşama hayalleri kuruyordum. Veteriner olmadığınız için pişman mısınız?- Kesinlikle hayır. Atölyede çalışmaya başladığım ilk günden beri işimi büyük bir tutkuyla yapıyorum. 35 yıldır bu fantastik ve sıradışı şirkette çalışmanın keyfini sürüyorum. 35 yıl. Bu kadar yıl egonuzu ve Louis Vuitton kadar ünlü olma ihtimalini nasıl bastırdınız? Çünkü yaptığınız işe baktığımızda siz de bir tasarımcısınız. Pekala Patrick Vuitton adında bir markanın sahibi olabilirdiniz? - İnanır mısınız böyle bir şeyi aklımın ucundan bile geçirmedim ve hiç istemedim. Louis Vuitton markasını nesilden nesile geçirebilmek, kendi markama sahip olmaktan çok daha tatmin edici. Louis Vuitton markası 1987'de lüks tüketim devi LVMH'a satıldıktan sonra sizin için ne değişti? Markayı hálá dede mirası olarak görüp, öyle sahip çıkabiliyor musunuz? - Tabii tabii. Ne olursa olsun, 150 yıllık Louis Vuitton geleneği devam ediyor. Markanın kalite standardında hiçbir değişiklik yok ve bu yüzden içim çok rahat. Çünkü görevlerimden biri o standardı korumak. LVMH sahip olduğu tüm markalarda yaptığı gibi Louis Vuitton'un da ruhunu korumaya çok dikkat ediyor. Yani mirasımıza en az bizim kadar sahip çıkıyorlar. Ve markanın gelişmesi ve büyümesi için durmaksızın çalışıyorlar. Şu anda şirket içinde kendinizi çalışan gibi mi hissediyorsunuz? Markanın sahibi olma duygusu yavaş yavaş sizi terk ediyor mu? - Asla. Bu marka benim mirasım. Şirket içinde birçok şeyle ilgileniyorum. Özel üretimler departmanı bana bağlı ve aynı zamanda çalışanların eğitiminden de ben sorumluyum. Yani Louis Vuitton'un geleceği için çalışıyorum. Ve sorunuzun cevabına gelince yüzde yüz özgürüm. İstediğim gibi hareket edebilirim. Özel üretim teknik departmanı tam olarak ne zaman kuruldu? 1913'te Kongo'yu keşfeden gezgin Savorgan de Brazza için yapılan katlanabilir yatak da bu departmanın bir ürünü mü?- Özel üretim departmanı markanın kurulduğu ilk günden beri var. Louis Vuitton'un yaptığı ilk sandık da özel üretimdi. Bu departmanda bugüne kadar yaptığınız en inanılmaz şey neydi? - Çok fazla var. Hepsi birbirinden etkileyici. Çünkü hepsinin kendi tarihi var. Bizim hikayemiz eşsiz ürünleri var etme hikayesi. Her seferinde eşsiz ve hayatta sadece bir kere yapılacak bir ürün yarattığımız için hepsi inanılmazdı. Bir tanesini söylememe imkan yok. Özel sipariş departmanının üretemeyeceği ürün yok. Tarihte gitar bavulu da, tavla çantası da yaptık. Hatta bir müşterimiz için arabanın yedek lastiğine bavul ürettik. Biz yaptığımız ürünün içine ne gireceği ile ilgilenmiyoruz. Tek ilgilendiğimiz şey seyahat amacına hizmet etmesi. O zaman biz varız. Peki size gelen ama gerçekleştiremediğiniz en uçuk istek neydi? - Bugüne kadar yapamadığım şeyler olmadı, ama yapmak istemediğim şeyler oldu. Biz seyahat sanatına hizmet eden bir markayız. Ve sandık üreticisiyiz. Bir siparişin mobilya niyetine kullanılacağını anladığımızda geri çeviriyoruz. Seyahat ederken kullanılamayacak boyuttaki devasa sandıkları üretemeyeceğimizi söylüyoruz. Çünkü biz mobilya üreticisi değiliz. Bizim sandıklarımız da bavullarımız da eveşyası değil. Özel üretim yaparken teknolojiyi de kullandığınız oluyor. Karl Lagerfeld için yaptığınız i-pod kılıfı mesela. - Evet, hepsinin altında ciddi bir altyapı çalışması var. Ama tek üretim en hassas olduğumuz konu, bırakın Karl Lagerfeld'in i-pod kılıfını üretip mağazada satmayı, aynısından bir tane daha bile üretmeyi aklımızdan geçirmeyiz. Diyelim ki bir başkası gelip başka bir i-pod kılıfı siparişi verdi. O zaman ne yapıyorsunuz? - Tasarlamaya ve üretime sıfırdan başlıyoruz. Hiçbir detayının aynı olmaması için çalışıyoruz ve başarıyoruz. Peki bu asla Louis Vuitton mağazalarında i-pod kılıfı satılmayacak anlamına mı geliyor? - Olur mu, şu anda bile var. Ama inanın onlar bambaşka çantalar.Dünyanın en iyi makinesi bile el işçiliğinin önüne geçemez, diyorsunuz. Peki Louis Vuitton ürünlerine hayat veren eller kimin elleri? Usta-çırak ilişkisiyle mi yetişiyorlar? Meslek babadan oğula ve toruna geçiyor mu? - Genellikle diploması olan ve sandık yapımı konusunda tecrübesi olan insanlarla çalışıyoruz Ama buraya geldikleri zaman kendilerini tamamlıyorlar. Ve birer eksper olabiliyorlar. Bir sandık ustası yeri geldiğinde üç yıl da burada eğitilebiliyor. Bu ustaların hepsi Fransız mı? - Seyahati ve uluslararasındaki ilişkiyi temsil ettiğimiz için çalışanlarımızı da dünyanın dört bir yanından seçiyoruz. İki oğlunuz var ve ikisi de Louis Vuitton için çalışıyor. Onlara aile geleneğini devam ettirmeleri için herhangi bir baskı yaptınız mı? - Kesinlikle hayır. Tamamen kendileri seçtiler. Ama inanın bu Vuitton soyadlı biri için çok doğal bir seçim.Gelecekte bu şirkette Vuitton soyadlı birinin çalışmaması ihtimali sizi korkutuyor mu? - Hayır, hiç problem değil. Bunu hiç düşünmüyorum. SHARON STONE'UN MAKYAJ ÇANTASI BİR İSTİSNALouis Vuitton'un özel sipariş ürünleri sadece bir tane üretiliyor. Sharon Stone'un makyaj çantası ise tam bir istisna. Stone çantayı o kadar beğendi ki tüm mağazalarda satılmasını istedi. Tek bir şeyi şart koştu. Satışından elde edilen gelirin bir kısmı AIDS ile mücadeleye harcanacaktı. O gün bugündür dünyanın neresinde Sharon Stone'un makyaj çantasının aynısı satılsa paranın bir kısmı vakfa kalıyor. Sharon Stone son noktayı geçen hafta Cannes Film Festivali sırasında koydu. Kendi makyaj çantasını yine AIDS ile mücadele için açık arttırma ile sattı. STRATEJİMİZ Louis Vuitton tarihinde hiçbir zaman feminen bir marka olarak algılanmadı. Kadın koleksiyonumuzu da erkek koleksiyonumuzu da aynı özenle hazırlıyoruz ve her zaman dengeyi korumaya çalışıyoruz. Bu markanın en önemli stratejilerinden biridir. MARC JACOBS'A HARİKA HİSLER BESLİYORUMMarkanın bugünkü tasarımcısı Marc Jacobs'ı nasıl buluyorsunuz? - Onun için çok olumlu düşüncelerim var. Harika hisler besliyorum. Onun yaptığı hazır giyim ürünleri bizim sandıklarımızı dolduruyor. Bu yüzden de onu çok seviyorum. Gelip atölyeyi gezen, buradan ilham alan bir tasarımcı mı? - Tabii. Bu sırf onun için değil, çalıştığımız bütün tasarımcılar ve sanatçılar için geçerli. Burayı görmeden tasarım yapılması çok mümkün değil. Louis Vuitton zamansız bir marka. Damier ve Monogram desenleri yüzüncü yılını geride bırakmasına rağmen hálá dünyanın en çok satan desenleri. Ama şimdi Marc Jacobs; Richard Prince ve Takashi Murakami gibi sanatçılarla çalışıp farklı desen çalışmaları yapıyor. Sizce bu desenlerin arasından Damier ve Monogram gibi zamansız tasarımlar çıkabilecek mi? - Onlar moda ürünler. Şu an zamansız olmazlar. Ama içlerinde olmaya aday tasarımlar çıkacaktır. Takashi Murakami'nin multicolor desenini aday olarak açıklayabilirim.

GUCCI


1881’de doğan, zanaatkarın oğlu Guccio Gucci, House of Gucci’yi 1906’da Floransa’da bir saraciye dükkanı olarak kurdu. Guccio'nun ilk yeteneği deri ürünlerdeki zanaatkarlığıydı. 1920’lerde binicilere deri çantalar satarak başladı ve müşterileri atlı ulaşımdan atsız arabalara terfi ettikçe lüks valizlerle ilerledi. 1938’de Guccio Gucci ilk perakende mağazasını Roma’da Via Condotti‘de açtı.
1947’de hemen fark edilebilen Gucci ikonu, bambu saplı deri çanta oluşturuldu. 1950’lerde kırmızı çizgili örümcek ağlı ticari marka tanıtıldı. Deri parçalı deri makosen gibi bu da bir amblem haline geldi.
Guccio Gucci klasiklerinin çoğunu 1950’lerin başında üretti; valiz, kravat, ayakkabı gibi ürünler ve bambu kulpa uygun meşhur el çantaları. 1953’te ölümünden sonra, ailesi Paris, Beverly Hills, Londra, Palm Beach, ve Tokyo’da mağazalar açarak müthiş başarılı şirketi yeni boyutlara taşıdı. 1960’lar Gucci İmparatorluğu’na artan şöhret getirsi. Grace Kelly, Peter Sellers ve Audrey Hepburn gibi Hollywood starları Gucci adını “şık” kelimesiyle eş anlamlı hale getirdi. Daha sonra “Jackie O” olarak tanınanacak Gucci omuz çantasıyla fotoğraflanınca Jackie Kennedy de buna yardımcı oldu. Şirket “GG” logosunu edindi.


BusinessWeek gazetesine göre 2006 yılında Gucci, dünya çapında 7 milyar dolar bir kar elde etti ve magazinin En iyi 100 Marka listesinde 46. sıraya yerleşti. LVMH'den sonra dünyada en çok satan ikinci moda markası haline geldi. Hali hazirda ise dünyanin en çok satan İtalyan markasıdır. Gucci Modaevi, Fransız Pinault-Printemps-Redoute (PPR) adlı şirketler grubunun elindedir. Dünya çapında 425 mağazası vardır ve ürünlerini toptan olarak franchise ve elit hipermarketlere satmaktadır.

CHANEL "Moda geçer, stil kalır"



1912’de açtığı ilk şapka ve aksesuar mağazasından 1920’lere kadar, Gabrielle 'Coco' Chanel Paris, Fransa’da premier moda tasarımcılarından biri mertebesine ulaştı. Korse’yi rahatlık ve gündelik elegansla değiştiren tasarımlarının ana temasını, basit takımlar ve elbiseler, kadın pantolonları, moda mücevherat, parfüm ve tekstil oluşturdu.
Doğum tarihinin 1893, doğum yerinin Auvergne olduğunu iddia ediyordu; ama gerçekte 1883’te Saumur’da doğmuştu – annesi Gabrielle’in doğduğu yoksullar evinde çalışıyordu, ve Gabrielle sadece 6 yaşındayken babasını 5 çocukla bırakarak ölmüştü, babası ise kısa süre sonra çocuklarını, akrabalarının bakımına terk etmişti.
1905-1908 arasında kısa süreli kafe ve konser şarkıcılığı sırasında edindiği Coco adını benimsedi. İlk önce zengin bir subayın, daha sonra İngiliz bir sanayicinin metresi olarak, bu hamilerden edindiği kaynakla 1910’da Paris’te ilk şapka ve aksesuar dükkanını açtı, daha sonra Deauville ve Biarritz’e de genişledi. Bu iki adam ona sosyete hanımlarından müşteri bulmasında ve basit şapkalarının popüler olmasında da yardımcı oldular.
Kısa sürede modaya da geçerek Fransız moda dünyasında bir ilk olarak jarseyi kullanmaya başladı. 1920’lerde, moda evi oldukça genişlemiş, “küçük erkek çocuğu” görüntülü askılı elbiseleri moda trendi oluşturmuştu. Rahat modası, kısa etekleri ve gündelik görüntüleri önceki on yıllarda popüler olan korse modasıyla keski bir tezat oluşturuyordu. Chanel kendi de erkeksi giyinmekte, diğer kadınların liberal buldukları daha rahat modaları adapte etti.
1922’de Chanel çok popüler olan ve öyle kalan Chanel No. 5 adlı parfümünü piyasaya sürdü, halen de Chanel şirketi için karlı bir ürün olmaya devam etmektedir. Pierre Wertheimer parfüm işinde 1924’de ortağı oldu ve belki aynı zamanda sevgilisi oldu. Wertheimer şirketin %70’ine; Coco Chanel %10’una, arkadaşı Bader ise %20’sine sahipti. Wertheimer’ler parfüm şirketini kontrol etmeye bugün de devam ediyorlar. Coco Chanel kendi imzasını taşıyan yünlü örme ceketi 1925’de ve "küçük siyah elbise" imzasını 1926’da çıkardı. Modalarının çoğunun uzun süreli etkisi vardı ve yıldan yıla bu çok değişmedi – hatta nesilden nesile de.Onun hikayesi aslında tam bir Cinderella hikayesiydi. Annesi o altı yaşındayken öldüğü için, babası tarafından terkedildiği yetimhanede büyüdü. Azmi, zekası, kendine özgü güzelliği ve karizması ile kendini Paris sosyetesinin içine dahil etmeyi başardı. Bununla yetinmedi kendinden bir marka oluşturdu. Bahsettiğim insan Coco lakaplı Gabrielle Chanel. Gabrielle ‘Coco’ Chanel tam otuz dört sene önce hayata gözlerini yummasına rağmen, Chanel efsanesi hala devam ediyor. Moda tarihini rahatlıkla Chanel öncesi ve Chanel sonrası diye ikiye ayırabiliriz. Chanel, kadınları yüzyıllardır mahkum oldukları korselerden kurtararak onlara rahatlıktan ödün vermeden de şık olunabileceğini öğretti. Chanel’den önce siyah sadece cenazeler için kullanılan bir renkken, Chanel’in cesur yaklaşımıyla siyah, kadınların şık olmak için başvurdukları bir renk haline geldi. Chanel’in moda tarihindeki önemi, New York Metropolitan Müzesi'ndeki Chanel sergisi ile bir kez daha gözler önüne seriliyor. Serginin şerefine 2 Mayıs 2005’de düzenlenen The Costume Institute Benefit Galasının son zamanlarda New York’ta verilen en önemli davet olduğunu söylersek abartmış olmayız. Bu önemli geceye katılabilmek için gerek jet set mensupları ve gerek Holywood yıldızları arasında, aylar öncesinden kıran kırana bir mücadele başlamıştı. Serginin sponsorlarından biri Condé Nast olduğu için galaya katılacak bütün davetliler tek tek Vogue’un ünlü editorü Anna Wintour’un onayından geçti. Gala’nın onur konukları arasında Karl Lagerfeld ve Chanel’ın yeni yüzü Nicole Kidman 'da vardı. Galaya katılan diğer ünlüler arasında Oscar ödüllü yıldız Jennifer Connelly, Vanessa Paradis, George Bush’un kuzeni Lauren Bush. Naomi Watts ve efsanevi şarkıcı Jane Birkin’in kızı Lou Doillon ilk göze çarpanlar.